SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

FEDAİLU’S-SAHABE

<< 1547 >>

باب: هجرة الحبشة.

37. HABEŞİSTAN HİCRETİ

 

وقالت عائشة: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (أريت دار هجرتكم، ذات نخل بين لابتين). فهاجر من هاجر قبل المدينة، ورجع عامة من كان هاجر بأرض الحبشة إلى المدينة.

Aişe r.anha dedi ki: Nebi s.a.v. şöyle buyurdu: "Hicret edeceğiniz yurt bana iki kara taşlık arasında hurmalıklı bir yer olarak gösterildi" Bunun üzerine hicret edenler Medine'ye doğru hicret ettiler. Habeşistan'a hicret etmiş olanlar da Medine'ye döndüler.

 

فيه، عن أبي موسى، وأسماء، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

Ebu Musa'dan ve Esma'dan, onlar Nebi s.a.v.’den diye gelmiş rivayet(ler) vardır

 

حدثنا عبد الله بن محمد الجعفي: حدثنا هشام: أخبرنا معمر، عن الزهري: حدثنا عروة بن الزبير: أن عبيد الله بن عدي بن الخيار أخبره: أن المسور بن مخرمة وعبد الرحمن بن الأسود بن عبد يغوث قالا له:

 ما يمنعك أن تكلم خالك عثمان في أخيه الوليد بن عقبة، وكان أكثر الناس فيما فعل به، قال عبيد الله: فانتصبت لعثمان حين خرج إلى الصلاة، فقلت له: إن لي إليك حاجة، وهي نصيحة، فقال: أيها المرء، أعوذ بالله منك، فانصرفت، فلما قضيت الصلاة جلست إلى المسور وإلى ابن عبد يغوث، فحدثتهما بالذي قلت لعثمان وقال لي، فقالا: قد قضيت الذي كان عليك، فبينما أنا جالس معهما، إذ جاءني رسول عثمان، فقالا لي: قد ابتلاك الله، فانطلقت حتى دخلت عليه، فقال: ما نصيحتك التي ذكرت آنفا؟ قال: فتشهدت، ثم قلت: إن الله بعث محمدا صلى الله عليه وسلم وأنزل عليه الكتاب، وكنت ممن استجاب لله ورسوله صلى الله عليه وسلم وآمنت به، وهاجرت الهجرتين الأوليين، وصحبت رسول الله صلى الله عليه وسلم ورأيت هديه، وقد أكثر الناس في شأن الوليد بن عقبة، فحق عليك أن تقيم عليه الحد، فقال لي: يا ابن أختي، آدركت رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ قال: قلت: لا، ولكن قد خلص إلي من علمه إلى العذراء في سترها، قال: فتشهد عثمان فقال: إن الله بعث محمدا صلى الله عليه وسلم بالحق، وأنزل عليه الكتاب، وكنت ممن استجاب لله ورسوله صلى الله عليه وسلم، وآمنت بما بعث به محمد صلى الله عليه وسلم، وهاجرت الهجرتين الأوليين، كما قلت، وصحبت رسول الله صلى الله عليه وسلم وبايعته، والله ما عصيته ولا غششته حتى توفاه الله، ثم استخلف الله أبا بكر، فوالله ما عصيته ولا غششته، ثم استخلف عمر، فوالله ما عصيته ولا غششته، ثم استخلفت، أفليس لي عليكم مثل الذي كان لهم علي؟ قال: بلى، قال: فما هذه الأحاديث التي تبلغني عنكم؟ فأما ما ذكرت من شأن الوليد بن عقبة، فسنأخذ فيه إن شاء الله بالحق، قال: فجلد الوليد أربعين جلدة، وأمر عليا أن يجلده، وكان هو يجلده.

وقال يونس، وابن أخي الزهري، عن الزهري: أفليس لي عليكم من الحق مثل الذي كان لهم.

 

[-3872-] Urve b. Zubeyr'den rivayete göre; Ubeydullah b. Adiy b. el-Hıyar'ın kendisine Misver b. Mahreme ile Abdurrahman b. el-Esved b. Abdi Yeğus'dan şöyle dediklerini haber vermektedir:

 

Dayın Osman ile (onun anne bir) kardeşi Velid b. Ukbe hakkında konuşmaktan seni alıkoyan nedir? Çünkü herkes Osman'ın ona yaptıkları dolayısı ile çok konuşmaya başlamıştı.

 

Ubeydullah dedi ki: Bunun üzerine ben de Osman namaza çıkıp giderken önüne çıktım ve, seninle görülecek bir işim var. Bu iş bir nasihattir, dedim. Ey adam senden Allah'a sığınınm dedi. Bunun üzerine ben de ayrılıp gittim.

 

Namazı bitirdikten sonra el-Misver ile İbn Abdi Yeğus'un yanına oturdum.

 

Ben de onlara Osman'a söylediğimi, onun da bana verdiği cevabı aktardım. Her ikisi de bana, sen üzerine düşeni yaptın, dediler. Ben onlarla birlikte oturuyorken, Osman'ın elçisi yanıma geldi. Bana: Allah seni sınıyor, dediler. Gittim ve Osman'ın yanına girdim.

 

Bana, az önce sözünü ettiğin nasihatin neydi, dedi. (Ubeydullah) dedi ki:

 

Önce kelime-i şahadet getirdim, sonra şunları söyledim: Şüphesiz Allah Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i Nebi olarak gönderdi. Üzerine Kitabı indirdi. Sen de Allah'ın ve Resulünün davetini kabul edip, ona iman edenlerden oldun. İlk iki hicrette bulundun. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sahabilik ettin, onun hareket ve tutumlarını gördün. İnsanlar ise Velid b. Ukbe hakkında çokça konuşur oldular. Dolayısıyla senin ona had uygulamak senin üzerinde bir hak oldu.

 

Bana dedi ki: Kardeşimin oğlu, sen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e yetiştinmi? Ben: Hayır dedim fakat örtüsünün arkasındaki bakire kıza kadar ulaşan ilmi bana da ulaştı.

(Ubeydullah) dedi ki: Osman da kelime-i şahadet getirdikten sonra dedi ki:

 

Şüphesiz Allah Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i hak ile gönderdi. Üzerine Kitabı indirdi, ben de Allah ve Resulünün davetini kabul edenlerden oldum. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile gönderilenlere iman ettim. Senin de dediğin gibi ilk iki hicrette bulundum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sahabelik ettim, ona bey'at ettim. Allah'a yemin ederim, Allah onun ruhunu kabzedinceye kadar ona itaatsizlik etmedim, onu aldatmadım. Daha sonra yüce Allah Ebu Bekir'e halifelik verdi. Allah'a yemin ederim, ona da karşı gelmedim ve onu da aldatmadım. Sonra Ömer halife oldu. Allah'a yemin ederim ona da karşı gelmedim, onu da aldatmadım. Arkasından ben halifelik makamına getirildim, onların benim üzerimdeki hakları ne idiyse, benim de sizin üzerinizde öyle hakkım yok mudur? (Ubeydullah), evet dedi.

 

(Osman) dedi ki: O halde sizden bana ulaşan bu sözler (dedikodular) ne oluyor? el-Velid b. Ukbe'nin durumu ile ilgili olarak söylediklerine gelince, inşallah bu hususta biz hak olan ne ise onu yapacağız.

 

(Ubeydullah) dedi ki: Velid'e de kırk celde vurdu. Ali'ye celdeyi vurması için emir verdi, ona celde vuran o oldu."

 

Yunus ile Zühri'nin kardeşinin oğlu, Zühri'den şöyle dediğini nakletmektedirler: "(Osman dedi ki): Onların hakı gibi benim de sizin üzerinizde hakkım yok mu?"

 

قال أبو عبد الله: {بلاء من ربكم} /البقرة: 49/ و/الأعراف: 141/: ما ابتليتم به من شدة. وفي موضع: البلاء الابتلاء والتمحيص، من بلوته ومحصته، أي استخرجت ما عنده، يبلو، يختبر. {مبتليكم} /البقرة: 249/: مختبركم. وأما قوله: بلاء عظيم: النعم، وهي من أبليته، وتلك من ابتليته.

Ebu Abdullah (Buhari) dedi ki: "Rabbinizden bir bela" yani sizin müptela olduğunuz sıkıntılar demektir. Bela, ibtila ve tamhıs (arındırmak) demek olup, "belevtuhu ve mahhastuhu" onda olanı açığa çıkardım, demektir. "Yeblu" sınar demektir. "Mubtellkum" sizi sınayacaktır. "Belaun azım"den kasıt, nimetlerdir.

 

 

حدثني محمد بن المثنى: حدثنا يحيى، عن هشام قال: حدثني أبي، عن عائشة رضي الله عنها:

 أن أم حبيبة وأم سلمة ذكرتا كنيسة رأينها بالحبشة فيها تصاوير، فذكرتا للنبي صلى الله عليه وسلم فقال: (إن أولئك إذا كان فيه مالرجل الصالح فمات، بنوا على قبره مسجدا، وصوروا فيه تيك الصور، أولئك شرار الخلق عند الله يوم القيامة).

 

[-3873-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Ümmü Habibe ile Ümmü Selerne Habeşistan'da iken gördükleri ve içinde suretler bulunan bir kiliseyi söz konusu ettiler. Onu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlattılar, o şöyle buyurdu:

 

Onlar, aralarında salih bir insan öldüğü takdirde kabri üzerine bir mescit bina eder ve o mescidin içinde o suretleri yaparlardı. Bunlar kıyamet gününde Allah nezdinde insanların en şerlileridir."

 

 

حدثنا الحميدي: حدثنا سفيان: حدثنا إسحاق بن سعيد السعيدي، عن أبيه، عن أم خالد بنت خالد قالت:

 قدمت من أرض الحبشة وأنا جويرية، فكساني رسول الله صلى الله عليه وسلم خميصة لها أعلام، فجعل رسول الله صلى الله عليه وسلم يمسح الأعلام بيده ويقول: (سناه سناه).

قال الحميدي: يعني حسن حسن.

 

[-3874-] Halid kızı Ümmü Halid dedi ki:

 

"Ben küçük bir kız iken Habeşistan'dan geri geldim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana üzerinde çizgiler bulunan bir elbise giydirdi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem eliyle o çizgilerin üzerini siliyor ve senah senah diyordu."

 

Humeydı dedi ki: "(Senah senah), güzel güzel demektir."

 

 

حدثنا يحيى بن حماد: حدثنا أبو عوانة، عن سليمان، عن إبراهيم، عن علقمة، عن عبد الله رضي الله عنه قال:

 كنا نسلم على النبي صلى الله عليه وسلم وهو يصلي فيرد علينا، فلما رجعنا من عند النجاشي سلمنا عليه فلم يرد علينا، فقلنا: يا رسول الله، إنا كنا نسلم عليك فترد علينا؟ قال: (إن في الصلاة شغلا). فقلت لإبراهيم: كيف تصنع أنت؟ قال: أرد في نفسي.

 

[-3875-] Abdullah r.a. dedi ki: "Daha önce Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e namazda olduğu halde selam veriyor, o da selamımızı alıyordu. Fakat Necaşı'nin yanından döndükten sonra ona selam verdik ama selamımızı almadı.

 

Ey Allah'ın Resulü dedik, daha önce biz sana selam veriyorduk, sen de selamımızı alıyordun. Şöyle buyurdu: Şüphesiz namazda belli bir meşguliyet vardır."

 

(Senedde yer alan ravilerden Süleyman dedi ki): "Ben İbrahim'e: Sen nasıl yapıyorsun, diye sordum. O da İçimden selamı alıyorum, dedi."

 

 

حدثنا محمد بن العلاء: حدثنا أبو أسامة: حدثنا بريد بن عبد الله، عن أبي بردة، عن أبي موسى رضي الله عنه:

 بلغنا مخرج النبي صلى الله عليه وسلم ونحن باليمن فركبنا سفينة، فألقتنا سفينتنا إلى النجاشي بالحبشة، فوافقنا جعفر بن أبي طالب، فأقمنا معه حتى قدمنا، فوافقنا النبي صلى الله عليه وسلم حين افتتح خيبر، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (لكم أنتم يا أهل السفينة هجرتان).

 

[-3876-] Ebu Musa r.a.'dan rivayete göre "Biz Yemen'de bulunuyarken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Nebiliğini açıkladığı haberi ulaştı. Bunun üzerine biz. de bir gemiye bindik. Gemimiz bizi Habeşistan'da Necaşi'ye attı. Bu sırada Ca'fer b. Ebi Talib'e rastladık. (Medine'ye) gelinceye kadar onunla birlikte kaldık. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Hayber'i fethi sırasında onunla karşılaştık. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

Ey gemi yolcuları, sizin için iki hicret (sevabı) vardır."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Habeşistan'a hicret" Yani Müslümanların Mekke'den Habeşistan'a hicretleri.

 

Bu hicret iki defa gerçekleşmiştir. Siyer bilginlerinin naklettiklerine göre birincisi Nebiliğin beşinci yılında Receb ayında gerçekleşmiştir. İlk hicret eden kimseler arasında onbir erkek ve dört tane kadın vardı. İki kadın olduğu da söylenmiştir. Erkeklerin oniki olduğu da, on kişi oldukları da söylenmiştir. Deniz kıyısına yürüyerek gitmişler ve yarım dinar ücretle bir gemi kiralamışlardı.

 

İbn İshak'ın naklettiğine göre buna sebep, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in müşriklerin onlara işkence ettiklerini, müşrikleri onlara işkence etmekten alıkoyamadığını görünce ashabına şunları söyledi: "Habeşistan'da nezdinde kimsenin zulme uğramadığı bir kral vardır. Allah sizin için bir çıkış yolu takdir edinceye kadar keşke onun yanına gitseniz."

 

Bu sebeple onlardan ilk hicret edenler arasında Osman b. Affan da vardı.

 

Beraberinde de Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kızı ve onun eşi Rukayye de vardı. Onların durumu ile ilgili haberlerin Resulullah salı allah u aleyhi ve sellem'e ulaşması bir parça gecikmişti. Yakub b. Süfyan, Enes'e kadar mevsul bir senedIe şöyle dediğini rivayet etmektedir: "Her ikisine dair haberlerin Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e varması gecikmişti. Bir kadın geldi ve ona dedi ki: Andolsun ben o ikisini gördüm. Osman hanımını bir eşeğe bindirmiş idi. Allah Resulü bunun üzerine:

 

Allah onlarla beraber olsun, dedi. Hiç şüphesiz Osman, Lut'tan sonra hanımıyla beraber hicret eden ilk kişi olmuştur."

 

Derim ki: Buhari'nin bu başlığın başına Osman'ın hadisini zikrederek başlamasındaki nükte de ortaya çıkmaktadır. İbn İshak bu hicrete katılanların isimlerini de sıralamıştır. Bu hicrete katılan erkekler: Osman b. Affan, Abdurrahman b. Avf, ez-Zubeyr b. el-Awam, Ebu Huzeyfe b. Utbe, Mus'ab b. Umeyr, Ebu Selerne b. Abdu'l-Esed, Osman b. Maz'un, Amil b. Rabia, Suheyl b. Beyda ve Ebu Sebre b. Ebi Ruhm el-Amirl'dirler.

 

İşte bu on kişi Müslümanlardan Habeşistan'a ilk çıkıp gidenlerdir. İbn Hişam der ki: Bana ulaştığına göre başlarında Osman b. Maz'un vardı. Beraberlerindeki hanımlara gelince, Nebi sallallfıhu aleyhi ve sellem'in kızı Rukayye, Ebu Huzeyfe'nin hanımı Sehl kızı Sehle, Ebu Seleme'nin hanımı ve Ebu Umeyye'nin kızı Ümmü Selerne, Amir b. Rabia'nın hanım i Ebu Hasme kızı Leyla. el-Vakidı de bu hanımların isimlerini ona uygun olarak vermiş, ayrıca Abdullah b. Mes'ud ile Hatıb b. Amr'ı da eklemiştir. İbn İshak ikinci hicrete katılanların da isimlerini vermektedir. Bunlar da seksen kişiden fazladıriar. İbn Cerir et-Taberi der ki: Bunlar hanımları ve çocukları dışında seksensekiz erkektiler. Ammar b. Yasir hakkında ise aralarında olup olmadığı hususunda şüphe etmiştir. Ammar ile erkeklerin sayısı otuzsekize ulaşmaktadır. Hanımların sayısının onsekiz olduğu da söylenmiştir.

 

 

38. NECAŞİ'NİN ÖLÜMÜ

 

حدثنا أبو الربيع: حدثنا ابن عيينة، عن ابن جريح، عن عطاء، عن جابر رضي الله عنه:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم حين مات النجاشي: (مات اليوم رجل صالح، فقوموا فصلوا عل أخيكم أصحمة).

 

[-3877-] Cabir r.a.'dan: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necaşi öldüğünde buyurdu ki:

 

Bugün salih bir insan öldü. Kalkın kardeşimiz Ashama'nın cenaze namazını kılınız."

 

 

حدثنا عبد الأعلى بن حماد: حدثنا يزيد بن زريع: حدثنا سعيد: حدثنا قتادة: أن عطاء حدثهم، عن جابر بن عبد الله الأنصاري رضي الله عنهما:

 أن نبي الله صلى الله عليه وسلم صلى على النجاشي، فصفنا وراءه، فكنت في الصف الثاني أو الثالث.

 

[-3878-] Cabir b. Abdullah el-Ensari r.a.'dan rivayete göre; "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necaşi'nin üzerine cenaze namazı kıldırdı. Bizi arkasında saf halinde dizdi. Ben ikinci ya da üçüncü safta idim."

 

 

حدثني عبد الله بن أبي شيبة: حدثنا يزيد بن هارون، عن سليم بن حيان: حدثنا سعيد بن ميناء، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم صلى على أصحمة النجاشي، فكبر عليه أربعا.

تابعه عبد الصمد.

 

[-3879-] Cabir b. Abdullah r.a.'dan rivayete göre, "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Necaşi Ashama üzerine cenaze namazı kıldırdı. Üzerine dört tekbir aldı."

 

Abdussamed de ona mutabaatta bulunmuştur.

 

 

حدثنا زهير بن حرب: حدثنا يعقوب بن إبراهيم: حدثنا أبي، عن صالح، عن ابن شهاب قال: حدثني أبو سلمة بن عبد الرحمن وابن المسيب: أن أبا هريرة رضي الله عنه أخبرهما:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم نعى لهم النجاشي، صاحب الحبشة، في اليوم الذي مات فيه، وقال: (استغفروا لأخيكم).

 

[-3880-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre; "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendilerine vefat ettiği aynı günde Habeşistan sahibi (hükümdarı) Necaşi'nin vefat ettiğini haber verdi ve: Kardeşiniz için mağfiret dileyiniz, dedi."

 

 

وعن صالح، عن ابن شهاب قال: حدثني أبو سلمة بن عبد الرحمن وسعيد بن المسيب: أن أبا هريرة رضي الله عنه أخبرهم:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم صف بهم في المصلى، فصلى عليه، وكبر أربعا.

 

[-3881-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre; "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, musallada onları saf halinde dizdi ve üzerine• namaz kıldırdı ve dört tekbir aldı."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Necaşi'nin ölümü" Cenazeler bölümünde (1334 numaralı hadiste) onun ve babasının adı sözkonusu edilmiş idi. Necaşi'nin de Habeşistan'a kralalanların lakabı olduğunu da belirtmiştik. Burada Müslümanların onun yanına hicret etmiş olmaları sebebiyle onun vefatından bir istitrad olmak üzere sözkonusu edilmiştir. Onun vefatı çoğunluğun görüşüne göre hicretten sonra dokuzuncu yılda gerçekleşmiştir. Mekke'nin fethinden önce sekizinci yılda olduğu da söylenmiştir. Nitekim Beyhaki, Delailu'n-Nübuwe adlı eserinde bunu zikretmiş bulunmaktadır.

 

Burası yeri olmakla birlikte Buhari'nin başlıkta onun Müslüman oluşunu sözkonusu etmeyip, Habeşistan hicretinden uzunca bir zaman sonra vefat 2tmiş olmasına rağmen onun vefatını bu başlıkta sözkonusu etmiş olması, açıklaması zor hususlardan birisi olarak görülmüştür.

 

Buna şu şekilde cevap verilmiştir: Hangi vasıflarda Müslüman olduğuna dair açıklamalar ihtiva eden kıssa Buhari tarafından sabit görülmemiş olmakla birlikte, onun Müslüman oluşuna delalet eden hadis ona göre sabit olmuştur. Ayrıca bu hadis onun vefatı hususunda da açık ifadeler taşımaktadır. Böylelikle onun üzerine cenaze namazı kılınmış olduğundan Müslüman olduğu sonucuna ulaşılması için bu şekilde bir başlık açmış bulunmaktadır.

 

Cenazeler bölümünde tu başlıktaki iki hadis hakkında gerekli açıklamalar daha önceden geçmiş bulunmaktadır.(Bk. 1318 nolu hadis)